Bu aralar biraz yoğunum ve işin aslı canım bir şeylere çok sıkıldığı için pek yazamadım. Aslında size bahsetmek istediğim Kore ile ilgili o kadar güzel gözlemlerim var ki bunu bir sonraki yazıya bırakacağım. Çünkü bu yazıyı yemeklere adamaya düşünüyorum.
Buraya geldiğimden beri tüm Kore'yi yedim. Evet yanlış duymadınız gerçekten yedim. İnsanlar burada bakınca sadece üç şey görüyorlar.
1- Yemek
2- Tuvalet
3- Soju
Ve hayır şaka yapmıyorum.
Elbette yediğim her şeyi paylaşmayacağım başka başka yazılara da bırakmak lazım ama birkaç tanesini fotoğraflı anlatımlarla yazıyorum. (???) Bu nasıl bir cümle oldu anlamadım. Burada benim Türkçe gitti zaten artık mazur görün BİR SONRAKİ YAZI İNGİLİZCE GELİYOR falan diyormuşum. Artık anlamayan da kusura bakmasın ne yapalım...
Bu arada yemeklere geçeceğim de bir not girmek istiyorum. İki gün önce gece kulübüne gittik ve ben ünlü gördüm arkadaşlar. Hangi ünlüydü diye sormayın inanın bilmiyorum ama ünlü olduğunu biliyorum. Bir içim suydu ne yalan söyleyeyim. At beni arabaya da size geçelim yiğidim diyesim geldi ama malum şartlar... Burada bile fark edilmiyorum... Tüm dünya çapında çirkin olma patentini kazanan tek insan olabilirim şu an.
Şimdi gelelim yemeklere...
Bunun adının ne olduğuna dair hiçbir fikrim yok ama tadının enfes olduğundan yüzde yüz eminim çünkü enfesti. Yakışıklı -ve maalesef sevgilisi olan- Koreli bir bey ile okulun yakınında bir Japon restaurantına (Türkçe nasıl yazıldığını unuttuğum için İngilizce yazdım :(( ) gittik ve bundan geldi. Altında pilav ve yumurta var. Bir de soğan. Zaten bu armutlar her şeye bir soğan katmasalar olmayacak. Türkiye'de köftenin içinde soğan görsem yemeyen var burada el mecbur yiyoruz ne yapabilirim ki...
Yanındaki çorba gibi olan şey ise çorba. Gerçi pek çorbaya da benzemiyor buradan bakınca ama Japon çorbası o. Yemeğin adını hatırlamasam da mekanı biliyorum, fotoğrafını biliyorum. Gideyim de bir daha yiyeyim. Karnımı mutlu eden yemeklerdendi kendisi. ADINI BİLMEDİĞİM YEMEK SEVİLİYORSUN KARDEŞİM...
Bunu daha önce de paylaşmıştım bence herkes bunun ne olduğunu biliyor o yüzden ismini uydurarak yazdığım için bana kızmayın olur mu. Tebokki.
İlk geldiğimde yemiştim ve Kore'de yemeği tekrardan istediğim ve canımın çektiği şimdilik tek yemek olur kendileri. O kadar güzel ve acı ki... Kadın aşina oldu bana suyumu da yanında veriyor hahahah.
Bu arada tebokki demişken Tinderdan tanıştığım ve bana "You are hotter than tebokki" yazan İrlandalı noldu acaba? Güya biz bu hafta Sonu buluşacaktık. ULAN BURADA BİLE EKİLİYORUM SENİ LİSTEDEN SİLDİM İRLANDI BİLENDİM SANA BB.
Şimdi gelelim abur cuburumsu şeylere. Kore'deki abur cuburların çoğu az tuzlu. Aynı yemeklerde olduğu gibi. İnsan tuz arıyor ama bulamıyor ki ben öyle çok tuzlu yiyen bir insan da değilim düşünün. Bazen öyle anlar geliyor ki ALAAANI SEVEN ÜSTÜME TUZ ATSIN diyesim geliyor ama nafile... Tuzları bile bir garip buranın. Yine de seviyoruz ne yapalım.
Gelelim bu tatlış dondurmaya. Bu tarz dondurmaları hep Kore dizilerinde görüp denemek istemiştim. Havaya mavaya bakmadan aldım bir tane. Almaz olaydım. Bu gördüğünüz kısım lezzetli ama bura bittikten sonra bir kısım geliyor orası hiç güzel değil. Ben sevmedim yani ama tipin güzel...
Gelelim ilk fotoğrafta güzel ikinci fotoğrafta isalli boka benzeyen bu wafflelara. Eğer şeker komasına girmek istiyorum, üzerime tatlı atın diyen insanlardasınız tam size göre. Zira krem şantili çikolatalı wafflelar bana biraz fazla geldi ama bir dahakine sadece çikolatalı waffle olarak deneyeceğim.
Yalnız ikincisi de gerçekten isalli boka benziyor neyden yapmışlar acaba? En çok şeyi merak ediyorum ben mi isalli boka benzetiyorum bir tek yoksa Koreliler de bakınca böyle bunlara isalli bok görüyorlar mı? Dur ben bunu soracağım, unutturmayın.
Bunun da adını biliyordum da unuttum. Gittiğimiz mekanı da unuttum ne yalan söyleyeyim ama istersem öğrenirim ondan sorun yok. Sosisli, ramenli bir şey bu da bana acılı olanlardan. Öyle çok sevmedim idare ederdi. Yanımdaki yakışıklı Fransız'ın bana "Bundan da ye" diye balık keki vermesini daha çok sevdim. Ne diyebilirim ki MADEM EVLENMEYECEKTİK NEDEN BALIK KEKİ VERDİN BANA...
Bir de bu var ne olduğu zaten üstünde yazıyor okuyabiliyorum ama çeviremiyorum ondan bana sormayın. Ömrümde içtiğim en rezalet şeylerden biri. Hayır bir de 2 alana 1 bedava diye gözüm döndü 3 tane aldım bunlardan. Ne diyebilirim ki evde denemeyin.
Aslında denediğim çok şey var elbette ama şimdilik bu kadar olsun. Yediğim, içtiğim, sıçtığım her şeyi çektiğim için bir ara onları da yazarım.
Bu arada makyaj malzemeleriyle ilgili olarak ben çok fazla anlamıyorum öyle şeylerden ama burada inanılmaz bir sektör var. Aldığım birkaç şey de var. Denedikçe onları da yazmaya çalışacağım. HER ŞEY SİZİN İÇİN BAK ÇALIŞIYORUM BURADA.
Değinmemi istediğiniz bir şeyler olursa bana yazabilirsiniz. Nasıl yazacaksınız bilmiyorum ama yazılıyordur herhalde buradan bir yerlerden. Instagram hesabım için de aynı isimle bulabilirsiniz. Daha ne diyebilirim ki okuyup, blogu paylaşabiliriz bence.
Tabii bu ne biçim yazılar leş gibi derseniz siz de haklısınız.
Şimdilik kaçtım, kendinize iyi bakın. Takipte kalın. Takip ettirin... TAKİP EDİN BAKIN DİLENİYORUM O KADAR...Çok fazla olmamıza gerek yok ama biraz da okuyucu olsa fena olmaz deyip kaçıyorum. Görüşürüz.