5 Mart 2017 Pazar

05.03.2017

Bir süredir yazmadığımın farkındayım okuyan varsa özür diliyorum ve hemen telafi ediyorum ama cidden okuyan var mı ya? OKUYAN VARSA BİR SES ATSIN KENDİ KENDİME YAZIYORMUŞUM GİBİ GELİYOR...

Bu aralar biraz yoğunum ve işin aslı canım bir şeylere çok sıkıldığı için pek yazamadım. Aslında size bahsetmek istediğim Kore ile ilgili o kadar güzel gözlemlerim var ki bunu bir sonraki yazıya bırakacağım. Çünkü bu yazıyı yemeklere adamaya düşünüyorum.

Buraya geldiğimden beri tüm Kore'yi yedim. Evet yanlış duymadınız gerçekten yedim. İnsanlar burada bakınca sadece üç şey görüyorlar.

1- Yemek
2- Tuvalet
3- Soju

Ve hayır şaka yapmıyorum.

Elbette yediğim her şeyi paylaşmayacağım başka başka yazılara da bırakmak lazım ama birkaç tanesini fotoğraflı anlatımlarla yazıyorum. (???) Bu nasıl bir cümle oldu anlamadım. Burada benim Türkçe gitti zaten artık mazur görün BİR SONRAKİ YAZI İNGİLİZCE GELİYOR falan diyormuşum. Artık anlamayan da kusura bakmasın ne yapalım...

Bu arada yemeklere geçeceğim de bir not girmek istiyorum. İki gün önce gece kulübüne gittik ve ben ünlü gördüm arkadaşlar. Hangi ünlüydü diye sormayın inanın bilmiyorum ama ünlü olduğunu biliyorum. Bir içim suydu ne yalan söyleyeyim. At beni arabaya da size geçelim yiğidim diyesim geldi ama malum şartlar... Burada bile fark edilmiyorum... Tüm dünya çapında çirkin olma patentini kazanan tek insan olabilirim şu an.

Şimdi gelelim yemeklere...


 İMKANI OLAN FOTOYU YAN ÇEVİRSİN

Bunun adının ne olduğuna dair hiçbir fikrim yok ama tadının enfes olduğundan yüzde yüz eminim çünkü enfesti. Yakışıklı -ve maalesef sevgilisi olan- Koreli bir bey ile okulun yakınında bir Japon restaurantına (Türkçe nasıl yazıldığını unuttuğum için İngilizce yazdım :(( ) gittik ve bundan geldi. Altında pilav ve yumurta var. Bir de soğan. Zaten bu armutlar her şeye bir soğan katmasalar olmayacak. Türkiye'de köftenin içinde soğan görsem yemeyen var burada el mecbur yiyoruz ne yapabilirim ki...

Yanındaki çorba gibi olan şey ise çorba. Gerçi pek çorbaya da benzemiyor buradan bakınca ama Japon çorbası o. Yemeğin adını hatırlamasam da mekanı biliyorum, fotoğrafını biliyorum. Gideyim de bir daha yiyeyim. Karnımı mutlu eden yemeklerdendi kendisi. ADINI BİLMEDİĞİM YEMEK SEVİLİYORSUN KARDEŞİM...


Bunu daha önce de paylaşmıştım bence herkes bunun ne olduğunu biliyor o yüzden ismini uydurarak yazdığım için bana kızmayın olur mu. Tebokki. 
İlk geldiğimde yemiştim ve Kore'de yemeği tekrardan istediğim ve canımın çektiği şimdilik tek yemek olur kendileri. O kadar güzel ve acı ki... Kadın aşina oldu bana suyumu da yanında veriyor hahahah. 

Bu arada tebokki demişken Tinderdan tanıştığım ve bana "You are hotter than tebokki" yazan İrlandalı noldu acaba? Güya biz bu hafta Sonu buluşacaktık. ULAN BURADA BİLE EKİLİYORUM SENİ LİSTEDEN SİLDİM İRLANDI BİLENDİM SANA BB.

Şimdi gelelim abur cuburumsu şeylere. Kore'deki abur cuburların çoğu az tuzlu. Aynı yemeklerde olduğu gibi. İnsan tuz arıyor ama bulamıyor ki ben öyle çok tuzlu yiyen bir insan da değilim düşünün. Bazen öyle anlar geliyor ki ALAAANI SEVEN ÜSTÜME TUZ ATSIN diyesim geliyor ama nafile... Tuzları bile bir garip buranın. Yine de seviyoruz ne yapalım.

Gelelim bu tatlış dondurmaya. Bu tarz dondurmaları hep Kore dizilerinde görüp denemek istemiştim. Havaya mavaya bakmadan aldım bir tane. Almaz olaydım. Bu gördüğünüz kısım lezzetli ama bura bittikten sonra bir kısım geliyor orası hiç güzel değil. Ben sevmedim yani ama tipin güzel...



Gelelim ilk fotoğrafta güzel ikinci fotoğrafta isalli boka benzeyen bu wafflelara. Eğer şeker komasına girmek istiyorum, üzerime tatlı atın diyen insanlardasınız tam size göre. Zira krem şantili çikolatalı wafflelar bana biraz fazla geldi ama bir dahakine sadece çikolatalı waffle olarak deneyeceğim. 

Yalnız ikincisi de gerçekten isalli boka benziyor neyden yapmışlar acaba? En çok şeyi merak ediyorum ben mi isalli boka benzetiyorum bir tek yoksa Koreliler de bakınca böyle bunlara isalli bok görüyorlar mı? Dur ben bunu soracağım, unutturmayın. 

Bunun da adını biliyordum da unuttum. Gittiğimiz mekanı da unuttum ne yalan söyleyeyim ama istersem öğrenirim ondan sorun yok. Sosisli, ramenli bir şey bu da bana acılı olanlardan. Öyle çok sevmedim idare ederdi. Yanımdaki yakışıklı Fransız'ın bana "Bundan da ye" diye balık keki vermesini daha çok sevdim. Ne diyebilirim ki MADEM EVLENMEYECEKTİK NEDEN BALIK KEKİ VERDİN BANA... 



Bir de bu var ne olduğu zaten üstünde yazıyor okuyabiliyorum ama çeviremiyorum ondan bana sormayın. Ömrümde içtiğim en rezalet şeylerden biri. Hayır bir de 2 alana 1 bedava diye gözüm döndü 3 tane aldım bunlardan. Ne diyebilirim ki evde denemeyin.

Aslında denediğim çok şey var elbette ama şimdilik bu kadar olsun. Yediğim, içtiğim, sıçtığım her şeyi çektiğim için bir ara onları da yazarım. 

Bu arada makyaj malzemeleriyle ilgili olarak ben çok fazla anlamıyorum öyle şeylerden ama burada inanılmaz bir sektör var. Aldığım birkaç şey de var. Denedikçe onları da yazmaya çalışacağım. HER ŞEY SİZİN İÇİN BAK ÇALIŞIYORUM BURADA. 

Değinmemi istediğiniz bir şeyler olursa bana yazabilirsiniz. Nasıl yazacaksınız bilmiyorum ama yazılıyordur herhalde buradan bir yerlerden. Instagram hesabım için de aynı isimle bulabilirsiniz. Daha ne diyebilirim ki okuyup, blogu paylaşabiliriz bence. 

Tabii bu ne biçim yazılar leş gibi derseniz siz de haklısınız. 
Şimdilik kaçtım, kendinize iyi bakın. Takipte kalın. Takip ettirin... TAKİP EDİN BAKIN DİLENİYORUM O KADAR...

Çok fazla olmamıza gerek yok ama biraz da okuyucu olsa fena olmaz deyip kaçıyorum. Görüşürüz.

27 Şubat 2017 Pazartesi

27.02.2016

Dün gece hayatımın ilk blackoutunu yaşadım ve buraya yazdığım her ÇOK MUT LU YUMlar birer başıma patladı çünkü kaşımı yarıp gözümü şişirmemle sonlandı hala nasıl becerdiğim hakkında bir fikrim yok.

Hemen başa alıyoruz.

Her şey bizimkilerin beni dışarı içmeye çağırmasıyla başladı dedim ee gidelim yarın da dersler başlıyor zaten ondan önce güzel bir kafa dağıtmak olur. Tabii ben bu "kafa dağıtma olur"u kelimenin tam anlamıyla kullanmamıştım ama benim için gerçekten de tam bir kafa dağıtma oldu kaşı gözü şişirdik.

Bizimkilerin gittiği bir müzik bar var oraya gittik, baya tatlı, tipik Koreli öğrenci mekanı dedik Soju içelim. Bu arada şimdiden uyarıyorum arkadaşlar alkol oranı %20'imiş Soju'nun ve 3 şişeyi içene burada "Vaaayyyyy" diyorlarmış ben dün 4 şişeyi aç karnına diktim çünkü bundan haberim yoktu.

Dün geceden hatırladığım birkaç şey sırasıyla şunlar sonra boşlukları dolduracağım. İlk başta her şey yolundaydı bu sefer çarpmadı bile falan dedim hatta çünkü ilk denediğimde daha üçüncü bardağımda kafam bulanıklaşmaya başlamıştı eee dedim alıştık artık Soju içmede bir dünya markasıyım. Dünya markası olamasam da üniversite markası baya oldum.

Bir ara kalkıp Gangnam Style dansı yaptık masanın yanında orada da kafam yerindeydi daha. Zaten Kore'yi bundan seviyorum. Burada kimse kimseyi sallamıyor arkadaşlar ciddiyim. Metroda bebek kendini yırtar kimse bakmaz, biri yüksek sesle öksürür tıksırır kimse dönmez, sokak ortasında, metroda gangnam style dansı yaparsın kimse seninle ilgilenmez. Yere bir şey düşse ödü kopan biziz ama burada patırdı kopsa kimsenin umuru değil, adamlar rahat azizim. İşte bu danstan sonra benden kayışlar kopmuş sanırım en son şeyi hatırlıyorum. Crushıma bir sürü video gönderdiğimi ama videoların içerikleri kesinlikle aklımda değil. Tabii sabah ben videoları izleyince işler değişti orası ayrı. Aynen video sıralamaları şöyle bir sürü video var ve 20-30 saniyelik videolar bunlar. Hayır kafam yerinde değil o kadar videoyu neyine çekip atmışım anlamıyorum. Bu arada videoların hepsinde İngilizce konuşuyorum. Ben zaten kafam iyiyken hep İngilizce konuşurum, blackout noktasında bile devam etmiş hatta rüyamda bir şeyler görüp İngilizce söylemişim kendimi tebrik ediyorum.

Gelelim şimdi attığım video konu sıralamaları;

1- Rusça küfür ediyorum??? Sorun bir neden Rusça küfür ediyorum inanın bir fikrim yok. Hayır garibim bir de Rusça küfrü niye yedim durup dururken demiş ben videoların içeriğini hiç hatırlamadığımdan "ayy Rusça mı biliyor acaba ya ne kadar da dil bilen bir insan kalp falan demiştim meğer videoda önce Rusça küfür edip sonra da İngilizce açıklamasını yapıyormuşum. Ne diyebilirim ki beni burada Rus sanıyorlar zaten.

2 ve 3 - Birlikte yazıyorum çünkü konu aynı temalar da aynı videodaki ben de aynı sürekli seni çok özledim beni özlesene, niye beni özlemiyorsun falan diyorum?? BAK BU VİDEOMUN ARKASINDAYIM HE ÖZLE BENİ ÖZLE. Gerçi dakika başı snap, mesaj falan attığım için özleyemez de he. Burada yaptığım her şeyi biliyor neredeyse adama blackoutken bile video çekip atmışım yazıklar olsun bana, dur biraz ortadan kaybolayım da merak edip (etmedi) mesaj falan atsın (atmadı).

4- Arkadaşlarıma dönüp (videonun içinde bu kısımları görebiliyoruz) "Crushıma merhaba deyin, crushım bu benim" falan demişim ve çocuğu tüm bara duyurmuşum... Kendimi tebrik edip daha kötülerine doğru geliyorum.

5 ve 6- Bunların da konular aynı ama işleyiş farklı. İlkinde adama ilan-ı aşk etmişim, seni seviyorum falan demişim ama yalan arkadaşlar külleyen yalan sevdiğim falan yok sevsem video mu çekerim allaaasen gider yüzüne şak şak şak SENİ SEVİYORUM YİĞİDİİİM BENİM OL falan derim. Tabii bu bana yeter mi? Yetmez. Üstüne masadaki herkese "Çok seviyorum." demeyi öğretmişim (bu kısım Türkçe) ve utanmadan üçe kadar sayıp ÇOK SEVİYORUUM diye video atmışım asfjbasdjsbdja random giriyorum affedin ama hak etti yani burayı. Sevmiyorum crushım üzgünüm öyle bir şey yok... Derin bir nefes alıp rahatlayabilirsin.

7- Nitekim bunu da bu videoda belirtmişim yine hayvanat gibi seni seviyorum diye bağırıp ardından aslında sevmiyorum ya sadece sarhoşum ondan öyle geliyor demişim. Kendimi tebrik ederim sarhoşken bile neyi niye yaptığımı biliyorum.

8- Bitti sanmıştınız değil mi ama hayır bitmeez. Daha devam edecek bu ama bence bu video attıklarım arasında en güzeli çünkü içinde o kadar çok aksiyon barındırıyor ki izlemeniz gerek ama izleyemiyorsunuz işte. Üzgün olmamakla birlikte videoya geliyorum. Videoda her şey normal başlamıyor tabii ki anıra anıra bu kez bir Korece bir İngilizce crushıma ondan hoşlandığımı söylüyorum -bak bu doğru- Aslında söylemiyorum bildiğiniz bağırıyorum barın ortasında ve sonra videoyu yarıda kesip yan masadaki 3 Koreli erkeğe dönüp Korece merhaba diyoruma sfakjsbdjskadbsjadbsajdbsja tabii ardından hemen crushıma ondan çok hoşlandığımı benden hoşlanması gerektiğini (evet gerektiğini çünkü HOŞ LA NA CAK BÖYLE BİR EGO BENDEKİ...) söyleyip tekrardan yan masaki korelilere dönüp merhaba diyorum Korece fjbasdjsabdjsa  tabii ben ne zaman videoyu unutup yan masadaki Korelilere dönsem yanımdaki arkadaşım da onlardan Korece özür dileyerek beni uzaklaştırıyor...

Hazır bu yan masadaki Korelilerden mevzu açılmışken aldığım duyumlara göre ben mekandaki Korelileri elden baya geçirmişim. Bir ara gidip şununla öpüşeceğim dediğimi falan hatırlıyorum ama hayal de olabilir umarım hayaldir ve dememişimdir öyle bir şey. Bir de sürekli yan masadaki Korelilerin yanına gidip Korece "Merhaba ben biraz Korece biliyorum." dediğimi hatırlıyorum. Bir ara masalarına oturup nachoslarını falan yedim asfjbsadjsbdjsa arkadaşım gelip beni alıyordu yanlarından ve ben yine boşluk bulup ya gidiyordum ya selam veriyordum. Böyle böyle tüm masaları gezmişim SONRA NİYE KORELİLER YABANCILARA KOLAYCA YATILIR GÖZÜYLE BAKIYORLAR... Biri de sarkıntılık etmedi ama he hepsini tebrik ediyorum ve çirkinliğime vermiyorum bunu hayır.

Gelgelelim gerisi yok arkadaşlar. Bir ara hem mekanda hem barda crushımın ismini baya haykırmışım Seoul'dan duyulmuştur, yoldan geçen Korelileri çevirip Korece konuşmaya çalışmışım, yere düşmüşüm arkadaşım kaldırmış ve asıl bugün öğrendiğim olay Koreli pipisi görmüşüm. Heh bir görmediğimiz Koreli pipisi kalmıştı onu da görmüşüm ama inanın hiç hatırlamıyorum.

Burada tuvaletler ortak ve duvarlar yok mekanlarda. Birkaç gün önce de neredeyse görüyordum son anda kaçtım hemen bu sefer dalı taşağı salmışlar önümde vallak. Gelip bir de çok küçüktü falan demişim bizimkilere ajfbasjdbsajdas Ulan asıl böyle şeyleri hatırlamam lazım ama cidden zorlasam da hatırlayamıyorum bak aşırı merak içindeyim neye benziyordu acaba diye. Tuvalette pusuya falan mı yatsam napsam...

Gerisi yok arkadaşlar. En son kendimi gece yarısı okulun içinde bir yerlerde soğukta terk edilmiş olarak buldum. Bir uyandım yanımda kimse yok. Hayır en son Japon arkadaşımlaydım ve çocuğun üstüne kustuğumdu ama çocuk da yok ortada. O da gidip tuvalette sızmış kızamıyorum da çok sarhoş çünkü ama BENİ NEDEN BIRAKTINIZ GÖZÜMÜ FALAN MAHVETMİŞİM O ARA.

İşte tam burada 9. video giriyor çünkü crushıma kaybolduğumla ilgili 3 video çekip yollamışım ben bunu katiyen hatırlamıyorum birinde ağlamak üzereyim zaten beni bıraktılar diye bir de diyorum ki BANA YARDIM ET jasbfajksbdsjadbsaj Nolur jetine atla 11 saat uç ve bana yardıma gel olur mu?

10- En bombası bu çünkü videoda kusuyorum arkadaşlar. KİM CRUSHINA KUSARKEN VİDEOSUNU GÖNDEREBİLİR Kİ BENDEN BAŞKA HAYIR BUNU KİM BAŞARABİLİR ACABA GERÇEKTEN MERAK EDİYORUM VARSA SÖYLESİN.

En son kendimi yurdun kapısında ağlarken buldum çünkü yurt saati geçmişti ve beni bıraktılar beni terk ettiler çok yalnızım beni içeri alın diye ağlıyordum ama katiyen oraya kadar nasıl geldiğimi hatırlamıyordum ta ki bugün buddymizle tanışma yerinde bir Koreli çocuk beni çevirip "Aaaa sen dünkü sarhoş kızsın." diyene kadar...

Arkadaşlar başımdan aşağı kaynar sular döküldü çünkü cidden yediğim bir bok var sandım o kadar Koreli masası gezdim ki dün aha dedim gittim ben elden kesin yavşadım mı çocuğa naptım? Dedim "Sen nereden biliyorsun?" Meğer beni ağlarken bulup yurda kadar gece o getirmiş. Ya yeriim çok teşekkür ettim yarın yanına bir uğrayacağım tekrardan bir boklar mı yedim diye düşünürken böyle bir şeyle gelmesini beklemiyordum. TEŞEKKÜRLER KOCA YÜREKLİ KORELİ...

Bu arada beni odaya Koreli kızlar getirmiş. Odaya geldiğimde de zırıl zırıl beni bıraktılar diye ağlıyormuşum. Oda arkadaşlarımdan biri "Ağlama artık" demiş ben de "Tamam" deyip susup ranzaya çıkıp uyumuşum anında sfjsbajdsbadjsbdja

Tabii bu arada da rüyamda yine İngilizce konuşmuşum, onu da hatırlamıyorum, birilerine Kore numaramı veriyormuşum. Umarım dün gerçek hayatta kimselere numara dağıtmamışımdır...

Tabii bugün sabah iğrenç bir baş ağrım, mide bulantım ve gözüm ile kaşımda şişme olduğu için okula gidemedim, buddyim ile tanışma toplantısına gittim. O kadar tatlış bir kız ki bana "Erkek olmadığım için hayal kırıklığına uğradın mı?" dedi.. DEDİM HAYIR TABİİ Kİ DE. Çünkü cidden uğramadım hatta ona denk geldiğim için baya şanslıyım.

Bu arada burada okul açıldı etraf yakışıklı Koreli doldu BENİ BULUN YİĞİTLERİM YOKSA MASANIZA GELİYORUM...

Düşünüyorum acaba yaptığım başka şeyler var mıydı diye şimdilik aklıma gelenler bunlar. Belki gelirse editlerim ama arkadaşlar siz siz olun sakın blackout olmayın ve sojuyu çok fazla içmeyin hele de açken hiç içmeyin.

Aaa bu arada gönderdiğim videolara crushımın nasıl cevap verdiğini merak eden varsa vermedi afjsabdjsabdjsa bu da böyle bir dramdır ama iyi olmuş.. Sonradan izlerken hem kahkaha atarak hem utanarak izledim ama dünyanın en komik videoları arasına net girer. Kendisinden özür falan dilemiyorum gavata bak hem bir şey dememiş hem de özür mü dileyeceğima fjsbdsjadbsaj

Bu kadar. Artık gidip dinleneyim çünkü başım kazan. Yarın ilk dersime gideceğim çook heyecanlıyım, umarım harika geçer.

Unutmadan bugün buddy meetingde de en uzun ikinci isme sahip olduğum için hediye aldım ilk defa bir işe yaradı TEŞEKKÜRLER ANNE TEŞEKKÜRLER BABA BU BAŞARI HEPİMİZİN...

24 Şubat 2017 Cuma

24.02.2017

Yine bir MUT LU YUM başlığı altında girecektim ama artık yeter deyip linç edersiniz diye vazgeçtim bu yüzden bugün yaptıklarımı anlatmaya girişeceğim çünkü sabah erken başlayan yoğun bir gündü diyebilirim.

Öncelikle dün oda arkadaşım Winnie'siz bir hiç olduğumuzu (Kimse dil bilmiyor benim de Korece kendimi tanıtabilmem bir işimize yaramıyor, hayır gideceğimiz yerleri sorabiliyorum Korece ama cevabı anlayamamak için ufak bir problemimiz de yok değil) anladık ve dünden bir saat kararlaştırıp lobide buluşup Seoul'a geçtik. Myeong Dong dediğimiz turistik bir yer olan ve bolca para sıçacağımız bir yere gittik.

Arkadaşlar Kore'deki her 8 mağazanın 6sı gerçekten kozmetik. O kadar çok kozmetik mağazası var ki böyle bir iki adım gidin aynısı tekrardan var. Hayır bir de çeşit çok fazla ve ilginç ilginç kremler var. Ben çok kozmetikten anlayan bir insan değilim, anne bana kırmızı ruj alsana dedim bir keresinde kadın aldı geldi elimdeki tek kozmetik şeyi o kırmızı ruj.

Buraya kadar gelmişken de alışveriş yapmadan olmayacağı için kendime bir yüz kremi bakayım dedim ama olay oldu. O kadar değişik kremleri var ki ne olduğunu ben bile anlamıyorum. BEN BASİT BİR YAĞLI CİLTLER İÇİN OLAN KREM İSTİYORUM GÜNLÜK İŞTE derken kendimi anlatana kadar canım çıktı. Sonunda bir tane güzel bir şey alabildim.

Tabii ben bu arada yine dünyaları yedim.

İçi muzlu olanı bitmişti çikolatalı aldım baya güzel he bu her neyse

                            BEN BUNA TAPINIYORUM ALAAMS BU NASIL BİR LEZZETTİR YARAAAAABBBBİİİM 

uBir de burayı gezerken muhteşem bir kırmızı ayakkabı gördüm BENİM OLACAKSIINNNN kredi kartımla ilgili ufak bir problem yaşıyorum daha yurt paramı da yatıramadım bu yüzden hemen halledeyim gidip şunları alacağım NOLUR BENİM KOCAMAN AYAKLARIMA OLSUNLAR NOLUR


Şunlara bir bakar mısınız o kadar güzeller ki güzelliklerinden şuraya yığılacağım şimdi. 

Incheon

Bir insanın hiç mi fotoğraf estetiği olmaz BENDE YOK İŞTE olsa o çöpü orada çeker miydim?

Bu arada bugün Koreli hat aldım ve kendimi kelimenin tam anlamıyla geri zekalı gibi hissettiğim bir zaman dilimiydi. Bir ara cidden manyak gibi kadının yüzüne hiçbir şey anlamadan baktım KADIN İNGİLİZCE KONUŞUYOR BU ARADA ONA RAĞMEN ANLAMIYORUM ve salak salak tam 13 saniye boyunca anlamış gibi sırıtıp sonunda I DON'T GET IT falan dedim asfkbasdjksbadja 

Olayı anlatıyorum hemen. Kart alırken burada işler biraz daha farklı. Türkiye'de bize dayıyorlar şu kadar dakika şu kadar sms şu kadar internet bu kadar fiyata diye ama burada durumlar farklı. 180 günlük için içi yüklü kart alıyorsun ve her kullanımında belli bir miktar para oradan düşüyor. YAV BEN BUNU NE BİLEYİM ALAAASEN. Tam 15 dakika boyunca bunu anlamak içip uğraşıp kadına 8 defa iyi de bunun içinde internet yok dedim asfkjbsadjksabdjsa 

Sonra çözdük bu problemi imzalar falan atıldı kadın bana demiş ki son 4 hanesini kendin seçebilirsin numaranın yaz buraya. Ben kadının dediğinden bir şey anlamadığım için AAAA ÖYLE Mİ dedim evet dedi asfjbasdjsabdjsa TAMAM İYİ GÜZEL EVET DE NEYE EVET? 

Kadın bana bakıyor diyor ki istediğin her şey olabilir, ben kadına bakıyorum gülerek NE YAZSAM Kİ ACABA KEHKEHKEH falan diyorum (burada çaktım bir şeyler yazacağımı ama hala ne yazacağım hakkında fikrim yok) YAZ BİR ŞEYLER diyor TAMAM DA NE YAZACAĞIM NE?

Sonunda kadınla birbirimize birkaç saniye boyunca sırıttık ve ben dönüp YAV BEN ANLAMADIM NAPIYORUZ ŞİMDİ dedim kadının yüzündeki gülümseme silindi sajfbsajkdbsjdbsa 

AMA ALDIM!!! 

Bu arada değinmeden edemeyeceğim bir şey var o da BURADA DA İNSANLAR İNSANLARI İTTİREREK VE ÜZERLERİNE ÇIKARAK YÜRÜYORLAR!! 

Yemin ediyorum 35 kere üstümden geçtiler bugün hatta metroda biri bildiğin ayakta bana yaslandı keyif çatıyor. Gerçi çekildim düşecekti bir de dönmüş ne çekildin der gibi baktı. Yastık mıyım ulan ben? Tabii çekileceğim. 

Bir de meşhur tuvalet olayım var, snapchatte anlattım ama buraya da yazalım belki orada olmayıp burada olan vardır diyeceğim ama onu da artık başka bir güne anlatayım saat yarım olmuş. Oda arkadaşım bu saatte burada bulduğu yurttaşıyla flörtleşiyor ALAAAHINI SEVEN ÜZERİME FLÖRT ATSIN.

Son bir fotoğraf daha atıp Black Mirror izlemeye gidiyorum. Bir dahaki yazıma kadar bu blogu gidin bir yerlerde paylaşın takipçi gelsin kendi kendime konuşuyormuşum gibi oluyor bu nedir? Hadi görüşürüz. 

 Incheon


22 Şubat 2017 Çarşamba

22.02.2017

Bugünün güzel olacağını sizin göremediğiniz bu kar yağışını görünce anlamış olmalıydım aslında ama sonradan sulusepkene çevirmesiyle pek de mümkün olmadı. Yine de bol koşuşturmalı, dondurucu soğuklu ve kafaların (en azından benim kafamın) iyi olduğu bir gündü. Ve fark ettim ki arkadaşlar MUT LU YUM. Ve Tayvanlı oda arkadaşım bugün 500. kez fark etti ki MUT LU YUM. ve bugün Gangnam'ın ortasında Gangnam Style dansı yaptım o yüzden iki kat daha mutluyum. Hemen başa sarıyorum.

Geceleri burada pek uyuyamıyorum ama alışamadığımdan dolayı değil, Türkiye ile saat hesabı yapıp mesaj atmasını beklediğim insanlar var ama o insanlar kesinlikle mesajları atmıyorlar. Ben de mal gibi oturup kafamdan hesap yapıp mesaj falan bekliyorum kendi çapımda haber falan alayım diye ama o da Kore saatine göre 3-4 gibi oluyor ve ben inanılmaz bir dayak yemişlik hisseyle sabahın 7sinde uyanmak zorunda kalıyorum. Şimdi sormayın sen niye yazmıyorsun diye insanları orada rahatsız etmemek lazım İSTEYEN YAZAR ARKADAŞIM. (Niye kimse yazmıyor ya.............)

Dün de öyle bir gündü işte oturdum yine sabahın 4üne kadar sonra dedim bu böyle olmaz vur kafayı yat uyu sabah 7'de kalkacaksın oryantasyon var. Saati falan kurdum ve evet beklenen gerçekleşti çünkü GEÇ KALDIM. Sabah oda arkadaşımın Loo (benim kod ismim olsun bari) kalk geç kaldık demesiyle uyandım saat 10u geçiyor ve bizim bir saat öncesinden oryantasyonda olmamız gerekiyordu. Hemen üzerime attım bir şeyler ve çıktık.

Sonrası o kadar hızlı gelişti ki ne siz sorun ne ben anlatayım. Oda arkadaşımı önceden tanıştığım Kazak arkadaşlarımla tanıştırdım ve Türkiye'den gelen iki arkadaş daha vardı onlarla tanıştık. Sonra Kazak arkadaşlarımın Tayvanlı ve Japon bir arkadaşı varmış (HER YERİM ÇEKİK DOLU HER YERİİİM ÖLÜYORUM MUTLULUKTAN) falan derken bizim grup baya bir karman çorman oldu ama felaket eğleniyoruz. Hayır sorun neye eğleniyorsunuz diye ortada eğlenilecek bir şey olmadığı gibi bazılarının fotoğraf sorunu var çünkü Student IDyi almamız lazım ama fotoğrafları olmadı onları falan halletmeye çalışıyoruz ve soğuktan donuyoruz, üstüne şemsiyemiz yok ve yağmur deli fişek yağıyor ama BİZ MUTLUYUZ.

Sürekli mutluyuz/mutluyum tarzı şeyler yazdığımı biliyorum ama kendimi ömrümde gerçekten ilk defa devamlı bir mutluluğun içinde gibi hissediyorum. 7 senedir hasret kaldığım şeyi istikrarlı bir şekilde yakalamışım gibi... Ufak tefek mutluluklar değil bunlar, ota boka mutlu olmak da değil, sürekli neşeli gezmekle de alakası yok, böyle ta derinden geliyor, kalbimden çıkıp tüm vücuduma akıyor o mutluluk. Şu üzüldüğüm birkaç bir şeyi ve özlemi biraz atlatabilirsem benden mutlusu illa ki olacak burada ama ben de o mutlulardan biri olacağım işte. (Bunu yazarken deli gibi özlediğim insanlardan birinin fotoğrafını gördüm ve ağlamaya başlayacağım sanırım HANİ MUTLU OLACAKTIK KENDİNE GEL HADDİNİ BİL KORE'DESİN SEN KORE'DE)

Tamam bu muhabbeti bırakıyoruz ve yenisine geçiyoruz çünkü bugün Seoul'u ilk ziyaret edişimiz oldu. Aslında kaz gibi telefon hattı almaya gittik Incheon dururken ama iyi de oldu. Detaylı gezemesek bile insan profilinden belli baya güzel bir yer bu başkentler bir başka oluyor cidden. O kadar hoş giyimli insanlar var ki size anlatamam... Hoş giyimli, güzel, Koreli, nazik erkekler beni bulun KORE'DEYİM... Ayrıca her kim Kore'de herkes Kore dizilerindeki gibi değil güzeli de var çirkini de var demişse bok yemiş arkadaşlar yemin ediyorum herkes güzel. Kimi görsem güzel. Burada bile çirkin kaldım o derece güzeller. Baktıkça içi açılıyor insanın.

Bak yine arka fona duygusallı şarkı girdi ben biraz duygusala bağladım hemen çıkıyorum. Burada çirkin kaldım bence ama Kazak arkadaşlarım dedi ki "Neden her geçen Koreli erkek içine düşecekmiş gibi bakıyor sana?" YAV BEN NİYE FARK ETMİYORUM ACABA YALAN YANİ. Dedim saçlarımdan herhalde önler falan mavi ya... Sanırım bir de gözlerden. Ve de yabancı görüyorlar meraklarından bakıyorlar bence keşke beğendikleri için baksalar insan daha ne isterdi ki azıcık ego tatmini yapardık Türkiye'de çirkiniz, Kore'de de çirkiniz BİZ NERENİN GÜZELİ OLACAĞIZ BE KARDEŞİM?

Tabii biz bu arada saati kaçırdığımız için Kore numarası alamadık ve açlıktan öldüğümüz için dedik yemek yiyelim. Oradaki Kore barbeküsü yapan yerlerden birine girdik hem de Soju içeriz diye veeeee


Gerçek fikrimi duymak isterseniz soju muhteşem bir şey ama yemeklerin tuza ihtiyacı var. Yav bunları biraz tuzlasak tadları güzelleşecek de tuz bulamıyorum çok üzülüyorum bu duruma zaten doymuyorum da. Bir de o kadar et yedik, soju içtik ve kişi başı sadece 12,000 won ödedik YANİİ ASLINDA AŞIRI UCUZ ama bunu her gün tek öğün için versem göçerim arkadaşlar aşırı para harcıyorum bana bir dur demeniz lazım. Düzene girdiğim zaman azalır diye umuyorum. Düzene girmezse beş parasız neler yaptım anısı falan yazarım artık buraya.

Aslında buradan sonra round 2 yapalım diyorduk ama Incheon ve Gangnam arası çok uzun sürdüğü, yurt saatimizin de son girişine çok az kaldığı ve deli gibi yorgun olduğumuzdan round 1'de bırakmaya karar verdik. Sanırım yarın yine çıkacağız.

Gangnam


Tayvanlı oda arkadaşımın olması başıma gelen en güzel şeylerden biriydi. Her geçen günün böyle olması dileğiyle keyfim az kaçtı ben gidiyorum pai (yani her günün böyle olması dileğiyle dedikten sonra keyfimin kaçması sjbsajdsbdja yok bu keyfimin kaçma kısmı hariç ya pai)

22.02.2017

21 Şubat 2017 Salı


"Kore'ye gidince blog aç bak." diye başımın etini yediler, gördüğünüz üzere buradayım. Özel yazılarımı kendime saklamak harika bir fikir ama bilgisayardan yazı yazmanın rahatlığı da bir başka azizim. Bu yüzden burada kodlanan -kodlanan diyorum çünkü bazı durumlarda açık açık isim vererek yazmayacağım, neler olacağını kimse bilemez, duygu ve düşüncelerle dolu bir blog burası- burada kalır.

Güney Kore furyası bizim ülkede baya esip gürlüyor bildiğiniz üzere. O yüzden hiiç  ne kadar çok sevdiğimi, buraya gelmek için uğraştığımı, ne kadar mutlu olduğumu falan anlatmayacağım. Aslında belki ne kadar mutlu olduğumu anlatabilirim çünkü MUT LU YUM.

Bilmediğiniz üzere ben ota boka mutlu olan bir insan olarak böyle önüme kocaman bir mutluluk düştüğünde "Ulan sanki olmayacakmış gibi geliyor he sevinmeyeyim fazla." diyerek heyecanımı içime gömdüm ve o gömülü heyecan çıkıp da fotoğrafta gördüğünüz manzarayı görene kadar devam etti.

Kore'ye gidiş günüm gelmiş, havalimanından girmişim, arkadaşım benimle vakit geçirmeye gelmiş hah bir de üstüne kürt böreği bile getirmiş ama bende tık yok tık. Bir insan nasıl bu kadar heyecansız olabilirse o kadar heyecansızdım, kendime ben bile şaştım. Aslında nedenini az çok biliyorum. Ardımda bıraktığım güzel zamanlar ve insanlar. Özellikle de gitmeden önce yaşadığım zamanlar.

Bir yerden bir yere giderken, gidilen yerde uzun süreli de kalınacaksa malum insanlarla vedalaşma faslına geçiliyor o son haftalar. İnsanın sevildiğini anladığı güzel zamanlardır bu anlar. Sizin için, gideceğiniz için hem sevinen hem de üzülen insanların varlığını böyle taaa içten hissettiğiniz anlardır. Benim de baya güzel geçen bu anları bırakmanın zorluğu sarmıştı galiba ya da başka nedenleri vardı ben bilemiyorum ama valizime koyup yanımda kaçırabileceğim birileri olsaydı mutluluk high seviyeye geçebilirdi diye tahmin ediyorum.

Hmm.. Bunları bırakalım da şimdi neler yapıyorum onlara gelelim çünkü bu heyecan Incheon Havalimanına indiğimde bile gelmemişti. Kendimi İstanbul'dan Kore'ye değil de İstanbul'dan Adana'ya geçmişim falan gibi hissediyor, HANİİ NEREDE BU HEYECAN ALAAAMS'I SEVEN ÜSTÜME HEYECAN ATSIN falan diye geziyordum. Sonra atıldı o heyecan.

Heyecan demeyelim de İngilizce konuşurken bana gelen aşırı bir heyecan olur böyle onun gerginliği geldi diyelim. Konuşamadığımdan değil British aksanımız var (bakın bu hayattaki tek yeteneğim BRITISH AKSANIM VAR) ama konuşurken heyecanlanıyorum işte. Kapıda bekliyorum beni alsınlar diye orada da bir sarışın bey duruyor. Gidip soracağım sen de mi Inha'ya gidiyorsun diye ama soramıyorum çünkü İNGİLİZCE KONUŞACAĞIM. Ulan okulda, Türkiye'de, evde, tuvalette sıçarken falan paso İngilizce konuşan ben yabancılarla çevrili ortama geldim mi sus pus olup kaldım. Neyse elinde kocaman Inha yazan bir insan geldi de sormaktan kurtuldum ama çocukla da tanıştık. Kore'de tanıştığım ilk insan bir Alman ve adı da Alvin. UMARIM BİR DAHA KARŞILAŞMAYIZ BEYNİMİN İÇİNE ETTİ YEMİN EDİYORUM. Uçakta arkama bir Alman oturmuştu, borazan gibi sesiyle yol boyu konuştu. O Alman bu Alman işte. Kardeşim sizin dil zaten kötü, bir de aksanınızla İngilizceniz hepten kötü hayır senin ses hepsinden kötü bir sus nolur ya ama yok arkadaş yol boyu konuştu, yetmedi havalimanında konuştu, yetmedi otobüste de konuştu neyse ki indik de bu gitti rahat etti beynim.

Sonra Kazakistanlı iki kişiyle tanıştım, bavul diye yanımda evi taşıdığım için yardımcı oldular biri Türkçe biliyormuş, nasıl heyecanlı pratik yaparım unuttum diye. Adamın Türkçesi benden güzel. Yav sen nasıl unuttun? Zaten bırak konuşmayalım ben Türkçe konuşmayayım diye Türkiye'den gelen insanlardan kaçıyorum sen Kazak halinle beni nereden buldun?

Bir de Fransız çok tatlı bir kızla tanıştım aynı bölüm çıktık. Umarım aynı dersleri almışızdır. Fransız aksanıyla İngiliz konuşuyor o kadar güzel ki. Söylüyorum bana diyor ki "Hayır çok iğrenç geliyor kulağa bence." YAV SENİN AKSANINI YERİM.

Yalnız benim aksanlara acayip bir merakım var resmen hayaller adasına düştüm. Son zamanlarda Afrikan aksanı çalışıyordum ve bilin bakalım KİMİN AFRİKALI ODA ARKADAŞI VAR? Dediğinden bir nane anlamıyorum bazen ama olsun aksan öğrenmek kalp ben.

Kısa bir mola verip -diş fırçaladım, çişimi yaptım, yemekler çok baharatlı olduğu için ağzım sanki lahım kokuyormuş gibi geliyor olmayan aşk hayatım da bitti burada ha kimse bu ağızla öpmek istemez beni yaralandım bak durduk yere şimdi- aksan muhabbetini bırakıp yazmaya devam ediyorum.

Dışarı çıkıp, Kore ile iç içe olduğum her dakika kendimi yaşıyormuş gibi hissediyorum. Kendimi yaşıyormuş gibi hissedeli o kadar uzun zaman oldu ki. Geçen senenin mayıs ayının İstanbul'unda bıraktım bu hissi. Seneler sonra bir günlük yaşama, heyecan, özgür hissetme hissi gelmişti ve geçmişti ta ki burada dışarı çıkana kadar. Boru moru değil ikinci hayalimdi bu benim ve tam zamanında geldi.

Biraz duygusallaşacağım sanırım çünkü arka fona muhteşem akustik müzikler açtım. Kendimi yaşıyormuş gibi hissetmeyi özlemişim. Tiyatroyu bırakıp, bölümümü değiştirdiğim ve bazı sorunlar yaşadığım şu iki dönemdir o kadar kendimi sorgular duruma geçmiş, o kadar bitkisel hayat moduna girmiştim ki hiç beklemediğim bir anda, en dibe çöktüğüm bir zamanda çıkıp gelen bu fırsat bana ilaç gibi gelecek demiştim. Sanırım geliyor, sanırım daha da gelecek. Yine de birkaç zorlukları yok değil. Bir kere özlem arkadaşlar. Ailemle ve yakın arkadaşlarımla her gün konuşabiliyorum ama özlediğim başka insanlar da yok değil. Rahatsız etmemek için ya da saat farkından dolayı yazamadığım insanlar. VALİZE KOYUP KAÇIRACAKTIK ZAMANINDA DA İŞTE NE YAPALIM ARTIK...

İkinci olarak yemek. Her şey o kadar baharatlı ki üçüncü lokmada kesiliyorum 1 saate acıkıyorum şuraya yazarken öleceğim acımdan şimdi. YEMEK İSTİYORUM YEMEK ATIN ÜZERİME NE BİLEYİM RAMEN ATIN ULAN İSTANBUL'DA YEDİĞİM RAMEN'İ BURADA BULAMIYORUM BU NASIL İŞ GÖZÜNÜZÜ SEVEYİM YA.

Bunlar dışında şu an her şey yolunda gibi. İlk yazı olduğu için böyle olsun, pek bir yer göremedim - 2 gün oldu ve bugünü zaten jetlag (doğru mu yazdım bilmiyorum hayatımda ilk kez oluyorum çok havalı bir şey gibi geliyordu kulağa hiç değilmiş) yüzünden eşek gibi yatarak geçirdim. Güzel güzel yerler keşfettikçe bu blog da şenlenecek. Nisan'da da bir düğüne davet edildim DAHA DA ŞENLENECEK. Bir de date teklifi alırsam tadından yenmez ama arkadaşlar hiiç öyle hayallere girmeyin herkes uyarıyor Koreli erkeklere güvenmeyin alıp götürürler sizi ha diye. Artık o götürme nasıl bir götürme olacak bilemiyorum umarım kaçırmalı bir götürme değildir ne diyebilirim ki...

İçsel sancılarımı çekeceğim bir yer de olabilir burası her şeye hazırlıklı olun. LİNÇ ETMEK YOK. Kendinize iyi bakın. Bugün yediğim yemeklerden bir kesit atayım. Otu boku yiyorum sonra ağzım neden leş gibi kokuyor. Umarım o ağız sadece içeri içeri kokuyordur dışarı yerine.

Bu arada üstüme yemek isimleri ve önerileri atabilirsiniz arkadaşlar ne yiyeceğimi bilemiyorum çünkü :((

Sabah kahvaltısı

Süt (kalpler çıkıyor gözümden)

(Öğle yemeği güzel kokuyordu aldım ne bilmiyorum)

(Akşam yemeği)
(Akşam yemeği sonrası abur cuburlar ÇÜNKÜ AÇIM AÇ)


O zaman tarihimi atıp ilk yazımı gönderiyorum. Biraz dağınık bir yazı oldu ama ilk yazının toleransı bol olur derler (artık demiyorlarsa da biz denmiş gibi kabul ediyoruz) hepinizi öpüyorum. ALAAAMSI SEVEN ÜZERİME YEMEK ÖNERİSİ ATSIN.

21.02.2017